Neden Daru’l Halal Medresesi

’’Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü yasaklayan bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Al-i İmran,104)

Gıda sanayii de maalesef, diğer sanayi kollarında olduğu gibi batının, yani müşrik düzenlerin, kontrolü ve hakimiyeti altındadır. Fabrika kuruluşundan imalat teknolojisine ve ham maddelerine varıncaya kadar her şey üzerinde bu kontrol geçerli olmaktadır.

Boğazından geçecek lokmanın emniyetinden sorumlu olan Müslüman bu durumda ne yapmalıdır? “Gözün görmediğine gönül katlanır” deyip önüne ne getirilirse yutmaya devam mı etmeli, yoksa her konuda olduğu gibi silkinip hiç olmazsa ne yediğini araştırıp kontrol mü etmeli? Daha da önemlisi dizginleri ve ipleri gayrimüslimlerin elinde olan bu mekanizmadan kendisini kurtarmak için bir şeyler yapmalı mı? Yoksa uykusuna devam mı etmeli?

İşte bu soruların muhatabı olan insan, özellikle Müslüman, üzerine yüklenmiş bulunan sorumluluğunu yerine getirmek zorundadır.

Batı modernitesinin İslam ümmetinin üzerinde oynadığı oyunlardan, yaptığı tahribatlardan eğitim–öğretim biçimimiz de payını almış bulunmaktadır. Eğitim müfredatımızdan okul mimari yapısına kadar batının örnek alınması sonucunda Müslüman olmasına rağmen İslami bilgisi zayıf, İslam’ın emir ve yasaklarından habersiz, Müslümanlığının vazifeleri konusunda bilgi sahibi olmadan eğitim sürecini tamamlamış nesiller yetiştirdik.

Gelecek nesillerimizin İslami yaşantıdan uzak olmaması ve İslam’ın emir ve yasaklarını, tükettiği gıda ürünleri başta olmak üzere ilaç, kozmetik, tekstil, vd. hizmet ve ürünlerde de İslami bilince sahip nesiller yetiştirmek üzere eğitim projesini gerçekleştirmekteyiz.

Yüzyıldır nesillerimizin, özellikle gıdalardaki, İslami bilinçsizliği bugün gerçekliğini korurken, GİMDES olarak İslami kurallara göre, yetiştirme sürecinden üretim sürecine ve denetim uygulamalarına kadar teknik bilginin yanında, İslami kaidelerinde eğitimini almış şuurlu bir nesil yetiştirmeyi kendimize görev bildik.

Amacımız ve çalışmalarımız, gelecek nesillerimizin gıda ve ihtiyaç maddelerinin helal, haram ve şüpheli ayırımında doğru, anlaşılır ve bilimsel ölçülere uygun bilgilerin ve ilmi çalışmaların yapılabileceği bir eğitim sürecini uygulayarak, günümüz piyasasının en büyük ihtiyacı olduğuna şahit olduğumuz vasıflı elaman istihdamında Helal ve Haram temel kritik hususların bilincinde insan ihtiyacının karşılanarak, dünya çapında akreditasyon ile dünya standartlarında eğitim verilerek uluslararası kalitede eğitim ve kariyer imkanı sağlamaktır.

Gıda Teknolojisi bölümü altında yer alan mesleklerde sektörün ihtiyaçlarına, gıda mevzuatlarına, İslami esaslara uygun üretim yapabilen bilimsel, teknolojik gelişmeler ve İslami kurallar doğrultusunda, gerekli olan mesleki yeterlilikleri kazanmış, helal ve haram kavramlarına vakıf, nitelikli meslek sahiplerini yetiştirmek.

Domuz derisinden yapılmış ayakkabı giyilebilir mi? Çoğu sarhoşluk verenin azı da haram mıdır? Yoğurtta jelatin var mıdır? Gıda katkı maddelerinin hangileri inancımıza ve sağlığımıza zarar verebilecek niteliktedir? İlaçlarda domuz katkısı bulunmakta mıdır? Günümüzde toplumumuzun bütün kesimlerinin en fazla bilinçsiz bir durumda olduğu konuların başında gelmektedir.

Yüzyıldır alışılmış sistemle üretilen gıdalar hem bedenimize hem manevi hayatımıza zarar verirken bu duruma seyirci kalınmaması gerektiğini ve hareket edilmesinin lüzumunu düşünerek bu hizmeti GİMDES için büyük bir vazife olarak görmekteyiz.

Dünyada da ülkemizde de helal lokma, helal gıda, helal üretim denildiği zaman sadece tavuk kesimi büyükbaş hayvan kesimi anlayışı bugün artık bitmiştir.

Yeni Milenyum, Biiznillah Materyalizmin ve Emperyalizmin sonu, İslam’ın Zafer Milenyumu Olacaktır!

Geride bıraktığımız milenyumun son asırlarına baktığımız zaman, yakın tarih büyük değişimler diye bize birçok hadiseler anlattı. 1789 Fransız İhtilaline ‘İhtilal-i Kebir’ dediler. 1917 Rus İhtilali yıllarca önemli bir değişim intibaı verecek şekilde sunuldu. Halbu ki neticede görüldü ki, bütün bu inkılaplar insan saadet ve selametini oluşturmakta hiç de büyük bir hamle değeri taşımadılar. Bilakis insanlığa sayısız felaketler getirdiler.

Sanayi Çağı, gibi yeni bir isme medar olan Makine ve Teknolojik gelişme de şehirlerin yerini değiştirmiş, insanların kıyafet ve münasebet şekillerini etkilemiş, fakat yine de insanın düşünce yapısında ve mutluluğunda önemli bir inkılaba açılamamıştır. Bilakis insanı kendi icat ettiği makinanın, teknolojinin tutsağı haline getirmiştir. Hakk’ı değil de kuvveti yüceltme yanlışında daha da ileri bir noktaya götürmüştür.

İnsanlık, öze ve esasa yönelmektedir. ‘Yaradılış Sırrını’ yeniden aramaya koyulmuştur. Kuvvetin üstünlüğünü değil Hakk’ın üstünlüğünü istemektedir. İdeal fikir ve düşünce devri yeniden başlamıştır. Bu, bedenin değil, şeklin değil, materyalizmin değil insan ruhunun ön plana geçmesi hadisesidir. Bu, kesin olarak materyalizmin ve sömürünün iflası, maneviyatın zaferi olacaktır.

Bütün dünyaya ibretle bakıldığı zaman açıkça görülen hakikat odur ki; yeni milenyumda dünya gerçek ‘İnkılab-ı Kebir’e hazırlanıyor. Bu inkılab, inşaallah materyalizmin, emperyalizmin ve sömürünün değil, maneviyatın, imanın inkılabı olacaktır.

“Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer hakikaten inanıyorsanız, muhakkak üstün olan sizsiniz.”( Al-i İmran,139)