BİZ… HELAL İLAÇ VE HELAL AŞI İSTİYORUZ!

Halkının kahir ekseriyeti Müslüman olan bir toplumda yaşıyor olmamız, pek çoğumuzun yiyecek, içecek ve ilaçlarımıza olan itimadını artırıyor olsa da, bugün için, bir kısmımız Müslüman bir toplumda yaşıyor olmasına rağmen, tavuğunun kuru yolma olmasına, güvendiği kasaptan etlerini temin etmesine, marketlerde GİMDES Helal logolu ürünleri seçmesine dikkat ediyor olması artık olağan durumlar haline geldiği kaçınılmaz bir gerçeklik oluşturmaktadır. Ancak yiyecek ve içeceklerde gösterdiği bu seçici hassasiyeti, kullandığı ilaç ve aşılalar için de gösteren insan sayımız ise çok daha azdır.

Diğer önemli bir husus da bugün, ilaç sanayi de maalesef çoğunluk İslami hassasşyetlere duyarlı değildir. Bu yüzden Müslümanlar çok büyük tehlikeler ile karşı karşıya bulunmaktadır. Bu konunun üzücü olanı şu ki, bu sektörün,!5 milyon nüfusa sahip Yahudi toplumunun Kosher prosedürlerine uygun ilaç üretmesine karşın, 2 milyar nüfusa sahip Müslümanların inancını dikkate alan bir ilaç üretme prosedürü uygulaması ciddi manada bulunmamakta, bu nedenle ilaçlarda dinimizce haram olan pek çok maddeyi çekinmeden kullanmaktadırlar.

Bir ilaç ürününün üretilmesinde, helal ve tayyib olma anlayışının gerçekleşmemesi, Müslümanlar için çok önemli bir sorundur. Halbuki, sebeplerin ve şifanın aranmasında sadece araç olan ilaç ve besin desteği tanımlı ürünler, Müslümanın Allah(cc)’a verdiği ahid ile çelişen ürünler olmamalıdırlar. Şifanın Allah’tan gayrısından medet ummak olduğu bir tıp ve hekim anlayışı zaten İslam dışıdır. Bu nedenle son zaman diliminde tekrar medyaya düşen ‘’yerli ve milli ilaç ve aşı yapma beyanatları” bize heyecan vermiyor. Mutlaka biz Helal ve tayyib ilaç ve aşı istiyoruz.

Ekonomik ve siyasal bir amaç olarak kabul edilen ilaç, günümüzün en aktif para ve yaşam silahlarından biri olarak kullanılmaktadır. Batı için bu piyasanın mantığı ve kuralları ”yasal bağımlılık yapma pazarı”dır. Hammadde ve yardımcı ürünlerin helal ve tayyib olmasının öncelenmesi, bilinç ve talep düzeyinin Müslüman milletlerce önemsenmesi ile ortaya çıkmıştır. Buna ragmen bugüne kadar henüz ciddi bir mesafe alınamamıştır.

Muhterem Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan beyin Ekim 2019 da icra edilen 6. Türk Tıp Dünyası Kurultayında:

“Vatandaşlarımızdan bazılarının yabancı menşeli ilaçlara ve aşılara mesafeli yaklaştığını görüyoruz. İlaçları ve aşıları halkımızın hassasiyetlerine uygun şekilde üretip hizmete sunduğumuzda bu sorunu da aşmış olacağız”

ifadesi ile, yaptırmcı bir anlayışla yapılan, bu açıklamadan 2 yıl geçmesine ragmen sevindirici ve heyecanlandıcı bir haber medyamıza henüz düşmemiştir..

Bütün bu açıklamalardan sonra Peygamberimiz (s.a.v)’ ın birkaç hadisini burada zikretmek istiyorum. “Şüphesiz ki, Allah (c.c) hem hastalık, hem de onu tedavi eden ilaç indirmiştir. Her hastalık için bir deva yaratmıştır. O halde kendinizi tedavi edin, haram ile tedavi olmayın”(Ebu Davud)

“Şüphesiz ki Allah sizin şifanızı size haram kıldığı şeylerde kılmamıştır”. (Buhari, İbn Mes’ud (r.a)’ dan rivayet edilmiştir.

GİMDES olarak biz 2005 ten beri Sağlık bakanlığına, bizzat bakana hitaben yazdığımız mektuplar, defalarca yayınladığımız yazılar ne yazık ki henüz ciddi bir toplumsal aksiyon meydana getiremedi. Ferd olarak farz-ı ayn sorumluluğumuzda olan ilaçları bizim de sorgulamaya, tetkik ve incelemeye tabi tutmaya çalışmamış elzemdir. Bizi yönetenlerden de ısrarla Helal ve Tayyib ilaç ve aşı talebimizi sürekli duyurmalıyız.